23 Nisan 2008 Çarşamba


Kafamın arkasında bir yumruk arasıra vuruyor... ölümü ensemde hissediyorum... dermanım yok kıpırdamaya... Zaman hızla geçiyor... yeni arkadaşarım oluyor, yeni insanlar yeni evler, yeni odalar... unuttuklarım birikiyor ama sadece bi şeyleri unutmuş olduğumu hatırlıyorum... şehir kalabalıklaşıyor, trafik sıkışıyor... bi sabah bir bakıyorum güneş açıyor, perdemi aralıyorum, penceremden içeri müjdeler girmiyor...

Gözlerim dalıyor ama kimse gelmiyor... yoruluyorum bi çay yapıyorum kendime, demleniyorum... sonra bi şarkı açıyorum kendime çok uzaklara gidiyorum, gidip gidip geri geliyorum... annem yaşlanıyor, ben büyüyorum...
Çocukluğum geliyor aklıma, akşam ezanı okunuyor ve ne garip ben hala sokakta oynuyorum... çocukluğumdan da geri geliyorum... ilk arkadaşlarım, yaralı dizlerim, bayram şekerlerim artık beni tanımıyor...

Şimdi makyaj yapıyorum bol bol... ruhuma değil, bedenime yakışan kıyafetler giyiyorum, saçlarım dağınık, ayağımda yüksek topuklu ayakkabılar... aynaya bakıyorum kendimi göremiyorum... hayat beni çağırmıyor...

Durmaksızın telefonlarım çalıyor, işler soruluyor, anlaşmalar soruluyor... üstü kapalı geçiştirilen “nasılsın-ız?” larla halim hatırım sorulmuyor... maskeler takıyorum, maskeler düşüyor, bildiğimiz bütün gerçekleri inkar ediyoruz, herkes önce kendine sonra birbirine yalan...
fotoğraflar çekiyorum, fotoğraflar çektiriyorum, anıları donduruyorum... ama karelere dokunamıyorum cam ekrandan. Herşey dijital ve soğuk biliyorum... mutluymuşum diyorum, altına notlar düşüyorum...

Bir film izliyorum, adam sevgilisini aldatıyor, başka bi sahnede biri ölüyor, başka bir sahnede bir çocuğun çaresizliği anlatılıyor, ve ben hiç bi trajediye ağlamıyorum artık... eskiden diyorum, ne duyguluymuşum, ne hisli.... şimdi ise ne duygusu, sadece bu üzerime yapışan, acımasız zamanın gri isi....

Param birikiyor, ama sokakta elma şekeri yiyemiyorum, kendime balaonlar alıp sonra onları uçuramıyorum... küçük bir kızken çok param olduğunda, bissürü! balon alıp, hepsini uçurup, gökyüzüne yükselişlerini öylece keyifle izlemeyi hayal ederdim... evet artık param var ama hüznüme yatmiyor, üstü kaldı hayallerimin, şimdi onlarda para etmiyor....
Kafamın arkasında bir yumruk arasıra vuruyor... ölümü ensemde hissediyorum... dermanım yok kıpırdamaya... Zaman hızla geçiyor...

2 yorum:

Pilli Petro dedi ki...

çok güzel yazmışsın ne denir ki?cidden zaman geçiyor,farkında olmadan hemde şiddetle.yazılara döndüğüne sevindim artık daha sık lütfen :)
Düğün hazırlıklarını yaz arada merak ederim ben :)

Nazım Can Cezayirli dedi ki...

Neler yazmışsın sen böyle H2O?Zamanın yaptıkları bundan daha içten anlatılamazdı herhalde...Okurken tüylerim diken diken oldu resmen...

Aşk Herşeyi Affeder mi?