20 Şubat 2008 Çarşamba

Devam....


daha dün "işle ilgili bişey görmek duymak istemiyorum" diye yakınırken bu sabah kendimi ajansımızın yeni ofisinde buldum

öyle yada böyle bu işten kurtuluşum yok anlaşılan.

yeni ofiste yeni odamdayım. teyzemle kavga dövüş bi şekilde yaşayıp gidiyoruz işte. bahsetmiştim homeofis yapıcaz diye. nihayet taşınabildik. iki katlı, üst katı ev alt katı ofis. ofiste büyük bir çalışma odam var hatta birde balkonum:) çalışma odamın hemen yanında mutfak ve kalacağım oda var. çalışma odama henüz özel eşyalarımı getirmedim, şimdilik biraz kabak gibi görünsede şirinleştirmek için biraz uğraşmam lazım. işimde istediğim sadece huzur aslında, odamı şirinleştirme çabalarım sadece motivasyon için. çalışırken motivasyona çok inanırım. masamın üstünde güzel duran bi obje, o anki ruh halimi yansıtacak şarkılar, ışığın yönü ve şiddeti oldukça etkili oluyor. bu gün ilk işimi yaptım. adımımı atar atmaz bir sürü reklam brifi geldi, bi kaçtane casting yaptım. uzun zamandır işleri havadan, ayaküstü yapmaktan oldukça sıkılmışım ki adamakıllı masama kurulup işe boğulmayı özlemişim. bu arada teyzem organizasyona yoğunlaşıp cast işini tamamen bana bırakmayı düşünüyor, nasıl altından kalkarım bilmiyorum, hadi hayırlısı..

az önce ikişer bira açtık. bi kaçta damar şarkıyla geceyi yarıladık.
yarın sabah gayrettepeye telekoma gidip adsl bağlantısını birde daha önce aldığım dört hattı pbxe bağlatıcam. nefret ediyorum bu angarya işlerden. akşamada evo'yla buluşup sinemaya gidicez. sonrası meçhul, evime mi giderim yoksa burayamı dönerim bilmiyorum, şimdilik bu kadar.. bana şans dileyin, işlerim yolunda gitsin, üzülmeyeyim artık:((

18 Şubat 2008 Pazartesi

zaman makinesi


oturma odasında ki pencerenin önündeyim. kırmızı koltuğuma uzandım. kahvaltıdan sonra bi yandan annemle sohbet edip, bi yandan da blog blog geziyorum. teyzem arıyor sinirlerimi bozuyor, yine durmadan bişeyler istemeye devam ediyor. sabrımın sınırlarını zorlasada telefonu kapattıktan sonra hiç bişey olmamış gibi şu anda ki yazıma devam ediyorum.

neyse nerde kalmıştık, evet miskinliğin tadını çıkartırcasına beni dellendirecek her türlü zıkkıma inat eşşekler gibi yatıyorum. işle ilgili tek birşey bile duymak görmek istemiyorum sırf bu yüzden outlook'umu bile açmıyorum. bol bol kitap okuyup, puzzle yapıp, yazı yazarak bu süreçte yorgun ve yıpranmış ruhumu tedavi etmek istiyorum.

dışarda kartopu oynayan çocukları izliyorum. ben çocukkende kardan nefret ederdim, hiç bi zaman kartopu oynamak zevkli gelmedi ve hiç bir kardan adamla aramda duygusal bağ olmadı. çocukluk arkadaşım pititim (onu çok özledim ama az kaldı istanbul'a dönmesine) daha yaz ortasında başlardı "kışın kar yağsada,,, okullar tatil olsada,,, kartopu oynasakta,, kardan adam yapsak,,," diye hayaller kurmaya. en son iki kış önce okulu tatil olduğunda istanbula gelmişti. o kış ta çok kar yağmıştı bizdeydik o gece. bizim pititi dayanamayıp gecenin bi yarısı tutturmuştu yine illede "kartopu kardan adam" diye, e babamında ondan kalır bi yanı olmadığı için peşlerine takılıp çıktık dışarı. o gece hernekadar karla oynaşmayı sevmesemde yerlere yatıp kendimizi aşşağı doğru yuvarlayarak debelenmemiz çok eğlenceliydi. babamla birlikte kocaman bir kardan adam yaptılar. sonra babamın atölyesine indik, atölyede kocaman bir talaş sobası vardı onu yakıp etrafında ısındık, annem çay demleyip getirdi. gece yarısını çoktan geçmiş saat 02 civarıydı. pititim bi kaç gün sonra ankaraya dönecekti. babamda gitmeden önce ona bi hediye vermek için makinelerini çalıştırdı, güzel bi şamdan yaptı bizde her zaman olduğu gibi babamı ve zanaatını hayranlıkla izlemiştik..... yorgunlukla eve gidip camdan, dışardaki kardan adamı izlemiştik....

velhasıl, şimdi pencereden kar topu oynayan çocukları izlerken o gece geldi aklıma, nasılda özletim pititimi, bu sene son senesi, dostluğumuzun yirmiküsür yılını bitirdik, şimdi ankarada son senesi, yine çocukluğumuza kaldığımız yerden devam etmek için onu bekliyorum...

ayyyyy ay yine daldım eskilere. zaman kendini yenilemeye devam ediyor işte... kimbilir belki yarın bu günden daha kötü olucak. bilemiyorum. yada daha güzel.

ahaaaa!!!!

aklıma ne geldi, kendi kendime bi zaman makinesi oyunu uyduruverdim ahanda şimdik;

bu yazıya istinaden bir ay sonra bu gün ki haleti ruhuyemi değerlendirip bi karşılaştırma yapıcam. ne değişecek bakalım hayatımda bir ay kadar kısa bi zamanda, ne sürprizler, ne yıkıntılar, ne başlangıçlar, ne bitişler? bu oyuna hepiniz davetlisiniz. sizlerde geçmiş yazılarınıza bakarak bir veya iki ay önceki yazılarınızla bu günkü şartlarınızı bi kıyaslayın bakalım neler olmuş zaman makinemizde?

(aman tanrım!!!!! yine sigaram bitiyor, bu ne sinir bozucu bi durum yaa. ne zaman saatler gece yarısını gösterse sigara paketiminde dibi gözüküyor, neyse allahtan sigaram bitince yatıp uyumak için bahanem oluyor...) yatmadan yazayım bişiler dedim,

evime geldim a dostlar:)) huzur denilen şey olduğu yerde beni bekliyordu.. annem ve yemekleri. babam ve huysuz muzip tatlı sinir esprileri, sabah kahvaltıları, akşam yemekleri, çay sohbetleri, msn geyikleri, şahsıma münhasır güzel odam, kütüphanem kitaplarım, vee yatağım... hepsi o kadar huzur verici ki, dışardaki acımasız hayattan sıyrılıp sığınabildiğim, kötü adamların ve kötü kadınların beni bulamadıkları dünyanın sekizinci harikası küçük şirin evimdeyim...

bi süre de çıkmayı düşünmüyorum....
.)

15 Şubat 2008 Cuma

sabahı beklerken...


günün ağarmasına yıllar var sanki....
üzerimde battaniye, kucağımda bilgisayar karanlık bi salonun ortasında oturmuş sabah olmasını bekliyorum.
onca yorgunluğa rağmen gözümde zerre kadar uyku yok.
içimde biyerler acıyor sanki,
kafamı yastığa koyduğumda az önce, kalbime kaynar sular döküldü sanki...
annemi özlediğim zamanlarda, birde evo'yu üzdüğüm zamanlarda dökülür bu kaynar sular kalbime benim... ikiside mevcut şu an, sabaha en yakın bu vakitlerde...
evo'yu üzdüm. hemde çok üzdüm. sevgililer gününde, en sıkıntılı son iki gününde yanında olamadım, olmadım. neden ? işimle ilgilenmek zorundaydım çünkü!!!
annemi çok özledim, yine işlerim yüzünden evden bi süre ayrılmak zorundaydım çünkü. bu gün telefonda ağladı, ne zaman geliyorsun diye:(( off be annem yaa:(( bi bilsen ben neler çekiyorum burda:((
bildiğim tek bişey var;
lanet olsun, bana da işlerime de lanet olsun!!!
yok abi, ya bu iş beni, ya da ben bu işi bitiricem böyle olmayacak. aklım gidip geliyo, yeter artık neye karar vereceğimi şaşırdım, bi yandan ailem bi yandan evo, bi yandan işim, teyzem:(((

sizde de olurmu bilmem. bi deyim vardır, "burnunun direği sızlaması" diye. ağlayacak gibi olur insanda ağlayamaz. benim uzun süredir burnum dahil heryerim sızlıyor, şöyle bi temiz ağlayabilsem çok makbule geçicek...
saat 05:37 oldu. 7 itibarı ile giyinip yollara düşücem...

11 Şubat 2008 Pazartesi

nası yanii :-o ?


evimi özlemelerdeyim yine...

en son yazımda da dediğim gibi bi "ha gayret" le çıktım evden, çıkış o çıkış....

söylediğim gibi işten ayrılamadım, teyzem bu kadar tek başına çaba içindeyken ona "ben yokum" diyemedim...

yeni ofisimizi düzenlemeye başladık. cuma günü mobilyalar ve ıvır zıvır ihtiyaçlar için, ikea ve praktikeri alt üst ettik. ordan baya bi yüklendik, sonra teyzemin odası için mobilyaları aldık, benim odanın mobilyalarını da yarın alıcaz... o akşam teyzemde kaldım, gece evo arayıp yarın akşam z.nin düğünü var ille gidermiyiz dedi ok dedim. o gece 3 gibi uyudum, sabah ikeadan aldığımız bi kaç şey gelicekti nakliye ile, ordan aradılar yeni adrese gittim eşyaları teslim aldım. ordan çıkınca yine yollara düştüm tabe, önce bi kahvaltı ettim, bir porsiyon su böreği;)) sonra kuaföre gidip fön çektirdim, eve geçip apar topar hazırlandım kıyafetlerimi yanıma alıp evonun eve geçtim giyinip çıktık, düğünde çok sıkıldık karnımızda epey bi acıkmıştı. evde yiyecek bişeylerin olmadığını düşününce e gecenin bi yarısı da olunca sarıyerde bi ocakbaşına girdik. patlayana kadar yedik nerdeyse. hava buz gibi. benim üstümde kırmızı siyah ince bi mini elbise bokum dondu resmen sonra akşam evoda kaldım, uzun zamandır ilk defa bu kadar hoş bi gece geçirdik... ve bu gün, öğlene kadar eşşek gibi uyumuşuz, apar topar kalkıp bize geçtik, benim kuzeni bu gün istemeye geliyorlardı. yine bir kargaşa içersinde cümbürcemaat oraya gittik. allahın emri peygamberin kavliyle kuzeni verdik gitti:)) 7 gibi ordan çıktık, önce annemleri eve bıraktık, sonrada evo beni teyzeme bıraktı. şu an teyzemle oturmuş ikimizinde elimizdeki pc lerden sadee klavye sesleri geliyo, yarın yine bir sürü koşturmaca olması ikimizinde umrunda değil, yarasa gibiyiz mübarek:))

offf anlatırken tekrar yoruldum valla:((

velhasıl 3 gündür evimde kalamıyorum:((

daha anlatıcak bi kaç bişeyim daha vardı ama unuttum :S inanılmaz yorgunum ve kafam karıncalanmaya başladı... bidaha bu kadar arayı açmicam toparlamak yoruyo sonra...:)

hee bu arada aramızda kalsın ben evo'ma tekrar aşık oluyorum galiba:)))

6 Şubat 2008 Çarşamba

ha gayret:(

birazdan toparlanıp çıkıcam.
dışarıya adım atmak istemiyorum...
hava kapalı...
yapılcak bir sürü işim var...
içimde sıkıntı...
ha gayret!!
:((

MİM-SOBE


Eveeeet, gelelim PuCCa mızın beni mimlediği konuya,
(mim yada diğer adıyla sobe yemeyeli uzun zaman olmuştu...)

şöyle ki;
Olmasını İstediğim Mantıklı Şeyler;


  • sigarayı bırakmayı

  • alışverişte irade sahibi olabilmeyi

  • sarhoş olmadan da dans edebilmeyi

  • akp nin T.C den elini ayağını çekmesi, toplu halde bütün akp lilerin sınır dışı edilmesini (gayet mantıklı)

  • deniz baykalın siyaseti bırakmasını

  • evo'ya sırılsıklam aşık olup, gözümün ondan başka hiçkimseyi, hiç birşeyi görmemesini

  • unakıtan'ın sonsuza kadar yumurta çifliğinde inzivaya çekilmesini

  • %de 1500 garantili ertesi gün hapının üretilmesini

  • telefonda konuşurken aynı anda birden fazla iş yapabilmeyi

  • yaklaşık bir yıldır tv de yayınlanan çok sevilen bi dizinin çok meşhur oyuncularından ....... ........ 'nin, ...................................... olduğunu, dizisi ile birlikte şöhretinide kaybedince ayaklarıma kapanarak benden iş istemesini ve bi zamanlar bana yaptıklarından dolayı pişman olmasını!!!

  • sinirlendiğim zamanlarda yaptıklarımdan ve yapacaklarımdan sorumlu olmamayı!!!

  • hiç bir çocuğun sokaklarda kimsesiz kalmamasını, kedi köpeklerden daha fazla değer görmelerini

  • akmerkezdeki 14 yaşındaki kızların 35 yaşındaki hatunların kılığında gezmelerine birilerinin artık dur demesini...

  • işimde ve mesleğimde iyi bir kariyer yapabilmeyi

gelelim;


Olmasını İstediğim Mantıksız Şeyler;



  • istediğim zaman görünmez olmak

  • kredi kartlarını geri dönüşümü olmaksızın harcayabilmek

  • evde oturup popomu büyütmem için maaş almak:)

  • insanların akıllarından geçenleri birebir okuyabilmek

  • annem ve babamın yaşlanmalarına engel olabilmek

  • r.t.e' na sıkıldıkça "gel lan buraya eşşek herif" deyip iki tokat sallayabilmek

  • tokat manyağı yapıp "hadi ulan ananıda al git diyebilmek"

  • bi sabah uyandığımda kapımda son model bi araba ve istediğim gibi bir evimin olması

  • ve yine bir sabah uyandığımda "Atatürk'ün ölmemiş olup, TRT'den ulusa seslenmesi"ni.

-mantıklısını da mantıksızınıda istiyoruuuuummmm uleeeeen:)


-ah PuCCa gece gece ne gazladın şimdi beni yaaa:))



ŞİMDİDEEEEEEEE, MİM GELENEĞİNİ DEVAM ETTİRMEK ÜZERE un4 VE Ashkar'ı SAHNEYE DAVET EDİYORUM;)


E ALKIŞŞŞŞ;)



5 Şubat 2008 Salı

dam üstünde saksağan gel bize bazı bazı :iiii

  • bugün annemle yürüyüşe çıktık
  • dün sürdüğüm kırmızı oje daha bir günü doldurmadan iğrenç haller aldı.
  • yine bütün işlerimi erteledim
  • ertelemeye de devam ediyorum
  • kafam gittikçe karmakarışıklaşmakta
  • duvarlarımı süslemeye çalışırken ellerime japon yapıştırıcısı bulaştı parmak uçlarımı hissetmiyorum.
  • az önce son paramı sigaraya verdim
  • sezen dinleyip geçmişi yad ediyorum bu ara sıık sıık
  • mavigö.ç sitemlerde ona vakit ayırmadığımdan sitemler ediyor
  • dün akşam üstü evde yalnızken karşı komşunun kızı damla'yı kapımızı açmaya çalışan hızrsız zannedip babamı arayıp, camdan bütün mahalleyi ayağa kaldırdım. Damla "bakkala gidiyorum bişi lazım mı ?" dedi. gölge etme dedim damla gölge etme:))
  • tembellik güzelbişey:))
  • bu akşam sekizde eski arkadaşlarla toplaşıcaz:) Br. gelemicekmiş, çok sevindim :)
  • şimdi bişiler hazılıycaz annemle peynirli krep yanına çay fln yapças
  • en çok annemle mutluyum ben, ötesi berisi yok
  • seni seviyom annem, çok seviyom hemde...;)
  • akşama ne giysem sorununa bi çare arıyorum, jean mi giysem acep?
  • sevgili PuCCa beni mimlemiş... yemekten sonra, başlıycam inşallah, düşünme aşamasındayım....
  • hımmmmmmm??

oje

bu gün kırmızı oje sürdüm uzun bi aradan sonra ilk defa....

4 Şubat 2008 Pazartesi

yıl 2008!! affedemem seni!!!


saat biri kırküç geçiyordu. telefonum çaldı. arayan ses onun sesiydi. 16 yaşımdan beri sevdiğim tek adam. aradan yıllar geçmişti, sesi aynıydı, konuşması aynıydı, bişeyler eksilmişti benden. ve bişeyler çoğalmıştı onun sesinde. ben onu çok sevdim, o benim sadece saf salak aşkımı, deli cesaretimi sevmişti.
8 yıl sonra şimdi arayıp beni sevdiğini söylüyor.... "bu ne cüret !!!"

...

istanbul'a yerleşmiş... ne gam!
16 yaşındaydım!! onu görmeye yaşadığı şehre gittiğimde, havasını derin derin çekerdim içime.. onun kokusu gibi gelirdi şehrin kokusu...
büyümüşüm ben. az önce ki telefon konuşmasından sonra anladım bunu.
aynı şehirdeymişiz artık... ne gam!!

...
"küçük sevgilin büyüdü artık, senin sevgine tenine kokuna hasret büyüdü. içinde yılların sancısı bir yumak olmuş oturmuş yüreğine... sana ait her köşe nasır tutmuş. yrmidört yaşında hiç kimseyi sevemeyecek hale gelmiş, yalan sevdalar yaşamış, senden sonra kendiside dahil herkesi kandırmış..."

şimdi,
delirtme beni
çık git hayatımdan.
hazır alışmışken,
büyümüşken,
hiç olmadığın zamanlardaki gibi ol-ma bundan sonra da...
affedemem!!!!

3 Şubat 2008 Pazar

kararsız kararlarıma son karar...


Bikaç gündür, yaşadıklarımda kararsızlıklar içinde olduğum için yazdıklarımda da çelikiye düşmemek için yazmadım. Sıkıntılarım var yine. Tam ilişkimde bişeyleri oturtmuşken bu seferde işim ile ilgili düşüncelerim alt üst oldu. Prensipte ve maddiyatta ters düşmelerim sonucunda teyzemle yollarımı ayırma aşamasındayım. Bu hiç kolay olmuyor, keşke bir yabancıyla çalışıyor olsaydım diyorum. Avantajından çok dezavantajlarını yaşadım her defasında. Hep idare eden taraf olmak, en çok çalışmak zorunda olmak, kötü gün dostu olmak zorunda! olmak, büyük sırlara, büyük tehditlere, ve büyük sorumluluklara gark olmak, ve şirketin önünde siper alınan bir set gibi kullanılmaktan yoruldum. Hem çalışma arkadaşlarımın, hem yöneticilerin ortak kullanıma tabii çöp sepeti gibi her kesin içini döktüğü bi servis görevi yapmaktan bıktım. Dinlenmeye ve huzura çok ihtiyacım var. Ama aynı zamanda da yeni bir işe! Bu psikolojiyle nasıl nerden başlarım bilemiyorum. On senelik iş hayatı sürecimin en kritik dönüm noktasındayım sanırım.
Son iki gündür teyzemdeydim, bütün işleri sırtıma yüklediği için anca eve gelebildim, malum yeni yere taşınana kadar evden yürütüyoruz işleri. Bu hafta içi bana düşen yapmam gereken işleri yerine getirdikten sonra kararımı ve sıkıntılarımı anlatıp ayrılıyorum. Bu pek kolay olmayacak ama bencil olma sırası bende artık. Fazla bir seçenek bırakmadı bana...



Aşk Herşeyi Affeder mi?